
Fink ve Ernst'in ellerinde ki bi' maçtı diyebiliriz. Geride karşıladığımız Fenerbahçe'yi mümkün mertebe Fink ve Ernst ile kalemizden uzak tuttuk. Fenerbahçe'nin en önemli etkenlerinden birisi olan Emre ve Alex'i -özellikle Alex'i Fink'in kitlemesi- maçın bizim adımıza en olumlu hamlelerinden birisiydi kesinlikle. Alex'in etkinliğinin engellenmesi, Emre'nin adam eksiltip pas vermesi ve topla alan kat etmesini engellemiş olmamız Fenerbahçe'yi kendi yarı alanımızda dikine paslardan ziyade yan toplar ile oynamaya mecbur bıraktı bi' nevi.
İbrahim Üzülmez, önünde Ekrem Dağ. İbrahim Toraman, önünde Serdar Özkan ile çalımlarla adam eksiltip etkili olmaktan ziyade rakibin kanatlarını kitlemek ve çok koşarak kanat etkinliğini elinde tutmak isteyen bi' takım dizilişi ile çıktığımız maçta istediğimizi aldığımızı söyleyebilirim. Orta sahada kaptığımız topları dağıtacak olan Yusuf'un özellikle sol tarafında direnci ile her pozisyonda kaçan bi' Ekrem olacağını tahmin ediyordum fakat özellikle ilk yarıda Ekrem'in geride kalmasından ötürü Bobo sık-sık bu açığı kapatmak için çizgiye yaklaştı ve ileride istediğimiz kadar etkili olamadık. Ekrem geriye yardım edebilen, hızlı bi' oyuncu. İbrahim Üzülmez'in yaşına rağmen yaptığı bindirmeler ile sol kanat hakimiyetini elimizde tuttuk. Nitekim Serdar Özkan'ın da defansif anlamda kötü olduğunu söyleyemem. Hatırlarsınız Porto maçında ilk yarıda Serdar Kurtuluş ile Quaresma'yı kitlemişlerdi -2. yarı Quaresma kanat değiştirmişti-
Alex'in etkinliğini ytirdiği bi' oyunda adam geçme özelliği olmayan. Kazım defansımızın arasına kayboldu. Serdar'ın yerine orta sahaya Tello'nun dahil olması ile birlikte topu ayağımızda daha çok tutan, bindirmeler için vakit kazanan bi' takım hüviyetine büründük ve bu noktadan sonra maçı alacağımız belliydi. Fink'in harika golü, Bobo'nun Türkiye'nin en iyi stoperlerinden birisinin önünden attığı gol ve harika bi' galibiyet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder